KÖRLÜK



Adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir kentinde, trafik ışığının yeşile dönmesini bekleyen bir adam ansızın kör olur. Ancak karanlıklara değil,bembeyaz bir boşluğa gömülür. Arkasından,körlük salgını bütün kente, hatta bütün ülkeye yayılır.Ne yönetim kalır ülkede, ne de düzen; bütün körler karantinaya alınır.Sadece bir kişi kör değildir karantinaya alınanlar arasında. Oda ne zaman kör olacağı endişesiyle beklemekte ama hem kocasına hem de diğer körlere yardım edebilme umuduyla sessiz bir şekilde olanları izlemektedir. Hayal bile edilemeyecek bir kaos,pislik,açlık ve zorbalık hüküm sürmektedir.Yaşam durmuştur.
Yazar Jose Saramago  Körlük kitabın da  liberal demokrasiye olan eleştirisiyle farklı bir bakış açısı yaratmış ve bizi biraz da düşünmeye teşvik etmiştir.
Kitap ilk sayfası;
"Bakabiliyorsan Gör. Görebiliyorsan Fark et " ile başlar.

Bakmak ile Görmek arasında ki çizgiyi derin bir ifade ile bize aktarmıştır.

Kitabın ilerleyen sayfalarında kimi körlerin elinde silah ile zorbalıkları hüküm sürmekte ve cinayetle sonuçlanmaktadır. Hükümet yiyeceği zaten az verirken bir de eli silahlı kör çete grubu diğer körlere bir bedel karşılığı yiyeceği verebileceklerini söyleyip, onlara boyun eğdirme çabası içindeler.
Bazı körlerin sadece gözleri kör değildi,zihinleri de kördü....

Kör olmayı bekleyen kişinin sözleri ise daha da çarpıcıdır:
"Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük, gören körler mi,gördüğü halde görmeyen körler..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAKIN HATA YAPMA / JANE CASEY